Salyangozların varlığı tarih zincirine kadar uzanıyor. Bu nedenle, salyangozların kalplerine sahip olup olmadıkları konusunda soğukkanlı bir tartışma yürütülüyor. Bu canlıların çoğu, bir kalpleri olup olmadığı konusunda deşifre edilemeyen vücut organlarına sahiptir. Bununla birlikte, bazı salyangoz türleri için çoğu bilim adamı kalplerinin varlığını savunuyor. Örneğin, bazı soliter salyangoz türleri, bir kalp içeren vücut organlarına sahip olan bir çift dalga pompası kullanıyor.
Bu çift dalga pompası, oluşturulan akımın etkin akışını arttırmak için kullanılan bir delik taşıyıcı sistemidir. Taşıyıcıda iki delikten birini basınca, sıvı pompalanıyor. Yani, çift dalgaya benzer bir şekilde, salyangozun iç organlarından bir pompalama hareketi sağlanıyor. Bu hareket, bir böcekdeki kan akımının dolaşımına benzer.
Bu bilgiler, salyangozların kalplerine sahip olup olmadıklarıyla ilgili tartışmaların kapalı olduğunu destekliyor. Kalplerine sahip olan salyangozların çıplak gözle görünür bir şekilde gözlenmesi mümkün değil. Dolayısıyla, kalplerine sahip olan salyangozların varlığı, kalp hassasiyeti gösteren fenotiplere göre tespit edilmelidir. Bu fenotiplerin arasında, kardiyak hassasiyet gösteren aksaması, kalp frekansının kontrolü, sinir sisteminin hassasiyeti, akciğerlerin dinamikleri, sıvı çevrim sistemi ve kalp yetersizliği gibi konular vardır.
Bu bilgilerden yola çıkarak, salyangozların kalplerine sahip olabilecekleri konusunda bir konsensüs oluştu. Bununla birlikte, salyangozların bireysel deneyimleri göz önünde bulundurularak yapılan deneyler, bu canlıların kalplerinin varlığını doğruluyor. Sonuç olarak, salyangozların kalbi olduğunu bu deneylerin güvenilirliğiyle kanıtlamak mümkün.