Boşaltım Sistemi ve Osmotik Denge
Canlılar, normal yaşamlarını sürdürebilmeleri için dengeli ve kararlı bir iç ortamının olması gerektiğini biliyoruz (homeostazi prensibi). Bu nedenle, vücuttaki fazla suyu, zararlı maddeleri ve fazla metabolik ürünleri hücrelerden ve doku sıvısından uzaklaştırarak bu dengenin korunmasını sağlıyorlar. Bu süreçe boşaltım denir ve boşaltımı sağlayan organlara ise üriner sistem denir.
Boşaltım olayı, vücudun su ve tuz dengesini korur, kanın pH değerini sabit tutar, toksik maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar ve hücrelerin osmotik değerlerinin korunmasına yardımcı olur. Hücrelerin canlılığının devamı için osmozla su giriş çıkışını kontrol altında tutmaları gerekir. Bu nedenle hücrelerin bulundukları ortamla osmotik denge halinde olması gerekiyor.
Hayvanlar, dış ortamla su alışverişini dengelemek için iki temel mekanizma kullanırlar. Bazı canlılar, kendileriyle aynı yoğunluğa sahip bir ortamda yaşayarak osmo-uyumlu canlılar olarak adlandırılır. Diğer canlılar ise osmotik düzenleme yeteneğine sahiptir ve çevreleriyle osmotik denge kurmak için madde ve su alışverişinde bulunurlar.
Deniz hayvanları, genellikle osmotik düzenleyicilerdir. Deniz suyu, bu canlıların vücutlarına göre hipertonik olduğundan, deri ve solungaçlar aracılığıyla sürekli olarak su kaybederler. Bu durumu dengelemek için besinlerle alınandan başka su almazlar, solungaçlarından tuz atarlar ve oluşturdukları idrar hipertoniktir. Tatlı su hayvanları ise tuzu tutarak, suyu atarak ve hipotonik idrar üreterek osmotik dengelerini sağlarlar.
Karasal hayvanlar ise su kaybını azaltan adaptasyonlarla ayakta kalırlar. Solunum organları yüzeyinden, idrar ve dışkı yoluyla ve deriden kaybettikleri suyu, su içerek, sulu besinler tüketerek ve metabolik su üreterek dengelemeye çalışırlar.
İnsanlar, buharlaşma, dışkı ve idrar yoluyla günlük olarak atılan suyun bir kısmını geri kazanarak dengelerler. Bu süreç, vücudun su ve tuz dengesinin korunması için oldukça önemlidir.